17 Temmuz 2019 Çarşamba

KUANTUM BİLGİSAYARLAR


Yakın gelecekte hayatımızda büyük değişikliklere neden olacağı söylenen kuantum bilgisayarlar, teknolojik devrimin en önemli yapıtaşlarından biri. Peki gündelik hayatta ve iş hayatında kuantum bilgisayarlar hangi alanlarda yeni bir çağ başlatacak? Bilgisayarların neden değişmesi gerekiyor? Şifreleme ve veri güvenliği açısından önemi nedir? Kuantum bilgisayarlar hakkında merak edilenler bu yazıda…
Günümüzde kullandığımız bilgisayarların ömrü bitiyor, onların yerine ‘Kuantum bilgisayar’lar geliyor. Devrimsel değişikliklere neden olması beklenen ‘Kuantum Bilgisayar’ nedir? Yakın gelecekte neleri değiştirecekler?
Bilgisayarların ömrü bitti! ’Yok artık!’ diyenler için hemen konuya girmekte fayda var: Şu anda kullandığımız bilgisayarların sahip olduğu teknoloji artık yetmiyor. Kuantum bilgisayarlar ise transistör denen küçük elektron durduruculardan oluşan mevcut bilgisayarların alternatifi. Elektronlar geçerse 1, geçmezse 0 temelli bit adlı bilgileri oluşturur ve kullandığımız bilgisiyarların transistör sayısının da bu durumda fazla olması gerekir.
ODA BÜYÜKLÜĞÜNDE BİLGİSAYAR
Geleneksel bilgisayarlar sayıları 0’lar ve 1’ler olarak tanımlarken, kuantum bilgisayarlar; atom ölçeğindeki kuantum parçalarını veya ‘kübit’leri kullanıyor. ‘Kübit’ler ‘Bir yerine aynı anda hepsi’ mantığıyla çalışıyor. Kübit aynı anda hem 0, hem de 1’e sahip olabilir. Normal bilgisayarlar gibi elektronları durdurup ‘bit’leri üreterek çalışmıyorlar. Bunun yerine kübit adı verilen fotonları kullanıyor bunun yanında veri üretiyorlar. İşin özü; aynı zamanda 0 ve 1 olabiliyorlar. İşte bu sistem de etkinlik ve performans açısından devrim niteliğinde.
2012’den bu yana üzerinde çalışılan kuantum bilgisayarlar, önce bir oda büyüklüğündeydi. Çalışmalar ise hızla devam ediyor. Gerçek hayatta kullanılabilecek modeller için 10-20 yıllık bir sürece ihtiyaç duyulduğu söylenmekte… Yalnız kuantum bilgisayarları daha iyi anlayabilmek için klasik fizik kanunlarını bir kenara bırakmak şart. Normal bilgisayarlar için ‘materyal bilimi’ yeterli ama kuantum bilgisayarlar için MİT Fizik’in profesörleri canla başla çalışmaya devam ediyor! Şu anda devasa büyüklükteler ama ileride pul kadar olduklarında hangi alanlarda hayatımızı kolaylaştıracaklar?
Günümüzün 0 ve 1’lerden oluşan ‘normal’ bilgisayarlara sıradışı bir alternatif olan kuantum bilgisayarlar, halen ilk adımlarını atıyor olsalar da çözümü yıllar alacak problemleri çok kısa sürede çözmeyi vadettikleri için teknolojik devrim hakkında ipuçlarını seriyorlar önümüze… 10-20 yıllık süreçte büyüyen veri boyutları ve yapılandırılmamış veriler, büyük veri altyapılarının daha da yoğun kullanılmasına yol açacak. Bilgisayar oyunları, video işleme gibi son kullanıcı odaklı işlemler, bulut üzerinde kullanılmaya başlanacak.

IBM, KUANTUM BİLGİSAYARI BULUT SERVİSİ OLARAK HİZMETE AÇTI
IBM’in geliştirdiği bir kuantum bilgisayarı, herkesin kullanabilmesi için bulut servisi şeklinde hizmete açtığını da eklemekte fayda var. Üstelik bir kuantum bilgisayar almanıza gerek yok! IBM’in açtığı servise üye oluyorsunuz ve kısa bir ders görüyorsunuz. Kuantum hesaplamalarının mantığını kavrayınca bu teknolojinin gerektirdiği bir arabirime geçiyorsunuz. Arka planda ise bir kuantum bilgisayar var ki bu geleceğin teknolojisini 360 derece videoyla görmek mümkün.
Söz konusu hız olduğunda zaten ‘normal’ bilgisayarlarla kıyaslamak büyük hata! Şu anda kullandığımız bilgisiyarlardan tahmin edemeyeceğiniz kadar hızlı… Ama ‘doğru soru’yu sormak önemli. IBM’in bu projeye halka açmasının nedenlerinden biri de bu… Kimler, hangi sorulara cevap arayacak? Sorular, cevaplar; kuantum bilgisayarların gündelik kullanımına da kapı aralayacak.
ŞİFRELEME SİSTEMLERİ DEĞİŞECEK
Hız çok iyi, bilgiye ulaşmakta bir problem yaşamayacağız ama ya şifreleme? Kuantum bilgisayarların hayata geçmesiyle birlikte dev şirketlerden hükümetlere, şifreleme sistemlerinin ‘kuantum dayanımlı’ olması gerekecek. U.S. National Institute of Standards and Technology (NIST) ise toplumun, bu tehlikeye karşı kendilerine yardımcı olmalarını istiyor.

13 Temmuz 2019 Cumartesi

25. KARE TEKNİĞİ



      25.KARE TEKNİĜİ



  • 25.kare nedir ve etkileri nelerdir?
  •  25.kare nerede ve nasıl kullanılır?
  •  25.kare ile nasıl mesajlar verilebilr? 
  • 25.kareyi kimler kullanır? 
  • 25.kare bir subliminal mesajmıdır? 
HADİ BAŞLAYALIM!!!
   25. kare tekniği subliminal mesajların farklı bir aktarım çeşidi olup reklamlarda ve sinemada kullanılan bir etkileme yöntemidir. Birçok konuda bu yöntemin etkili olduğu kanıtlanmıştır. Bilinçli olarak anlaşılamayacak şekilde görüntülerin arasına gizlenmiş mesajlar sinema filmleri ve reklamlara yerleştirilmektedir.  Sinema filmleri, 24 kareden oluşur. Gözlerimiz, bir saniyede 24 kareyi algılayabilirken, 25. kareye yerleştirilen görüntüyü algılayamaz. Ancak bilinçaltı, bu görüntüyü depolar. Bu şekilde istenilen mesaj, hedef kişi ya da kitleye iletilmiş olur. Farklı yayın sistemlerinde kare sayıları ya da teknik olarak işlem farklılıkları olsa da, gözün algılayabileceği görüntü karelerinin üzerinde kare yerleştirme tekniği ile kurulan bu sistem genel olarak 25. kare tekniği olarak adlandırılmaktadır.
   25. Kare yada başka uygulamalar, hipnotik esaslara göre düzenlenmiş ve kişilere mesajı en etkili şekilde vermeyi amaçlayan gizli ya da açık hipnotik iletişim unsurlarıdır. Bilinçaltının en önemli özelliği bilinçli zihnimizi etkilemesidir. 25. kare gibi çeşitli yöntemler kullanılarak bilinçaltına etki eden bilinçaltı mesajlarla insan beynine etki edilerek, insan davranışlarının ve algıların yönlendirilmesi hedefleniyor. Çoğu zaman maddi çıkarlar doğrultusunda reklam ve pazarlama sektöründe kullanılan bu tekniğe gizli örgütler tarafından da başvuruluyor. 25. kare tekniği subliminal (eşikaltı) reklamcılıkta kullanılan en yaygın yöntemlerden biridir. Bu yöntemle tüketiciler izledikleri filmlerde bu subliminal (eşik altı) reklama maruz kalırlar. Bir insanın gördüğü anlık görüntü, 655 satır ve frame/çerçeve denilen 24 küçücük kareden oluşur. Sinema bandında, saat, dakika, saniye olarak bir diziliş vardır. Saniyeden sonra kare gelir ve bir saniye 24 karedir. Her 24 kare ise bir ekran büyüklüğündeki kareyi oluşturur. Her 327, 5 satırda bir de “control-track” denilen aralık vardır. Bu aralıktaki görüntüler kesilip, aralarına başka görüntüler atılarak 25. kare oluşturulur ve bu son kare olan 25. kare anlıktır. Yani görüntü saniyede 1/24 olacakken, bu 1/25’e çıkar. Kareler 25 olunca ani bir görüntü gelir ve anında kaybolur. Göz bunu algılar ve eşik altına aktarır, ama kişi görüntünün o anda farkında bile olmaz.Artık o kareye yerleştirilecek bilgi, kişinin inisiyatifine kalıyor. Nasıl bir mesaj verirseniz o direkt bilinçaltına gidiyor. Bu durumda 25. kareye istediğiniz yazıyı, şekli, faydalı ya da zararlı her şeyi yerleştirebilirsiniz. Örneğin çizgi filmlerde ahlaksızlığı ve gayrı meşru ilişkileri, açıklığı aklagetirecek sembol niteliğindeki görüntüler gizli olarak çocuklarımızın bilinçaltına gönderiliyor. O sembol görüldüğü zaman bilinçaltında bulunan o sembol ile ilgili bütün bilgiler çağrılıyor. Bir nesneye bakıldığında görülen, zemin üzerindeki nesnenin bütünlüğüdür. Dikkatin yoğunlaştığı nesne, şekil. Diğer yüzey ise şekildir. Yani dikkatin yoğunlaştığı noktaya göre sekil ve zemin değişebilir. Dikkatin farklı yönlere yoğunlaşmasına göre değişiklik gösterir.
Başka bir örnekte, 1957 yılında gösterilen “Picnic” filminin içine gözle fark edilmeyen ancak bilinçaltına kazınan “Aç mısın? Öyleyse patlamış mısır ye!” Ve “coca cola iç!” cümlesi yerleştirilmiş, film arasında,molada ve film sürerken patlamış mısırla coca cola satışları yüzde 58 oranında artmıştır. Ancak bu teknik, genelde şiddet ve cinsellik içermektedir. Buna örnek olarakda 1994 yapımlı aslan kral isimli animasyonda bu teknik kullanılmıştır animasyon görsellerine dikkatli bir şekilde bakarsanız mesajı yakalaya bilirsiniz
  Diğer bir örnek de “Fight Club” filmiyle ilgili. Fight Club filminde 26 tane 25. kare var. Ağır çekime alıp ve ileri geri alma yöntemiyle izlerseniz bu kareleri yakalayabilirsiniz. Bu filmin yönetmeni, müziklerini yapan kişi eşcinsel ve 25. karelere de eşcinsellikle ilgili mesajlar yerleştirilmiş. Bu mesajları aldığınızda eşcinsellik size normal bir olaymış gibi geliyor.
Bu bağlamda bireyleri ve toplumu olumsuz olarak etkilemeye yönelik bilinçaltı mesajları önlemek ve toplumu korumak için bazı ülkelerde yapılan yasal düzenlemeler vardır. Örneğin, Amerikan Federal İletişim Komisyonu kanunnamesi bilinçaltı içerikleri yasaklar. Bu komisyon, kurallara uymayan televizyon ve radyo yayıncılarının lisansını ihlalden dolayı iptal edebilir.Rusya’da ise 25. kare tekniğini otomatik olarak yakalayan bir sistem bulunmaktadır.
  Türkiye’de de 3984 sayılı Radyo ve Televizyon Kanununa göre bilinçaltına gizli mesaj vermek yasak. Her ne kadar dünyada ve Türkiye’de yasaklanmış olsa da bu sadece kâğıt üzerinde kalmış durumda.